Seyhan DOĞAN
Şehit Düştüğü Tarih: 19 Aralık 2000
Şehit Düştüğü Yer: Bayrampaşa Hapishanesi, İstanbul
Doğduğu Tarih: 15 Haziran 1973
Doğduğu Yer: Samsun, Havza ilçesi Çamyatağı
Köyü
Mezar Yeri: Cebeci Mezarlığı, İstanbul
Samsun’un
Havza ilçesi Çamyatağı köyünde 15 Haziran 1973 yılında doğdu. Türk
milliyetindendir. Babasının Almanya’ya gidişiyle birlikte 1 yıl kadar Almanya’da
kaldı. Daha sonra tekrar ülkeye döndü. Ortaokulu ve liseyi Gebze’de bitirdi.
Sarkuysan
Lisesi’nde okurken, 15 yaşlarında Dev-Gençlilerle tanıştı. Bir yıl gibi bir
süre, kendi deyişiyle “kendi halinde
Çözüm bürosuna gide gele ikna sürecini” tamamladı. Sonrası için ise şöyle
yazmıştı: “Beni ikna eden en temel şey bizim yayınlarımızdı. O zamandan bu yana
da mücadele edip etmeme noktasında herhangi bir tereddüt yaşamadım.”
Lise
son sınıftayken, (1991 yılı) 2 Haziran’da Haksızlıklara Hayır mitinginde ilk
defa gözaltına alındı. Devletin saldırgan yüzünü ilk olarak orada gördü. Bu
süreçler onun devrimci hareketi de daha yakından tanıma süreçleridir.
Sakarya
Üniversitesi, M.Y.O. İnşaat Bölümü’ne başladığında henüz örgütlü ilişkiler
içinde değildi. Ama okula gider gitmez, insanları örgütlemek için çalışmaya,
bir taraftan da Dev-Gençliler’i aramaya başlamıştı. Çünkü diyordu özgeçmişinde;
“O okula gitmeme etken de bir an önce
Dev-Gençlilerle tanışmaktı. Yaklaşık iki ay sonra da bizimkileri buldum.”
Daha
sonraki süreçte oligarşinin kaybettiği devrimcilerden biri olan Ayhan Efeoğlu
onunla bir süre ilgilendi. Seyhan Doğan, özgeçmişinde Ayhan Efeoğlu yoldaşı
için “O güne kadar önüme çıkan tek öğretmenim odur diyebilirim.”
diye yazacaktı. Efeoğlu gittikten sonra da okulda oluşturdukları birimle eğitim
çalışmaları ve pratik faaliyetlerini sürdürdüler.
93’te
yeraltı örgütlenmesi içinde istihdam edildi. İzmit’te ve Bursa’da örgütlülük
içinde yer alarak görevler üstlendi. Bursa’da yapılan bir operasyon sonrası İstanbul’a
geldi ve 16 Nisan 1995’te Yenibosna’da eşiyle birlikte gözaltına alındı.
Tutuklanıp Sağmalcılar’a konuldu.
Tutsaklık
koşullarında Buca, Ümraniye katliamlarını, Açlık Grevleri ve 1996’daki Ölüm
Oruçlarını, Ulucanlar’ı, Burdur’u ve daha bir çok saldırı ve direnişi yaşadı.
Seyhan
için 96 Ölüm Orucu dönemi kendini yeniden şekillendirdiği bir süreçti. Şöyle
diyordu bu noktada:
“96 Ölüm Orucu benim için herşeye
yeniden başladığım bir süreçtir. Yoldaşlarımın alınlarından öperken, “yaşama
dönmek” ve onların hesabını sormak için tekrar söz verdim. 96 Ölüm orucunda
üçüncü ekipte yer alınca partimin bize verdiği değeri bir kez daha somutladım.
Düşman kavramı ne kadar netse, yoldaş kavramı da netti kafamda. Ölüm orucu
sonrası tüm yoldaşlarımız bize karşı çok emektar yaklaştılar, eğitim çalışmalarıyla
bizim politik eğitimimizle ilgilendiler. Ölüm orucu sonrası kendi küçük
dünyamdan dolayı kadın kişiliğini yaratamadığımı anladım, “parti benim” demeyi
ve onun sorumluluğuna uygun davranmayı öğrenmem gerekliydi. Bugün hala bu çabam
sürüyor.
Bugün önümüzdeki süreç için Ölüm
Orucu Savaşçısı olmak için zamanın bir an önce gelmesini bekliyorum.”
O
zaman çok geçmeden geldi.
2000’deki
saldırıda ölüm orucuna gönüllüydü ama sıra ona gelmedi.
Fakat
bu demek değildi ki direnişin dışında kalacaklardı. O büyük saldırıda, hepsi
birden dikildiler düşmanın karşısına. Ve o, 19 Aralık sabahında alevlerin arasında
direniş içinde ölümsüzleşti.
Düzen
içindeki, çevresindeki yozluklara karşı direnerek devrimciliği seçti, Cepheli
oldu. Hapishane sürecinde kendini yeniden yaratma savaşı içinde adımlar atarak
kahraman şehitlerimiz arasında “bizim kadınlarımız” arasında yerini aldı.
***
Özgeçmiş
Yazısından
“Hareketimizi
Türkiye devrimini yapacak tek güç olarak görüyorum. Hareketim benim için
kendimi bulduğum, mutlu olduğum, sığınabileceğim tek yerdir. Hareketimin ifade
ettikleri çok fazla aslında ama yalnızca bir kaçını yazmak istiyorum; bir aile
gibi görüyorum hareketimi, hayatı öğrendiğim, gerçek öğretmenlerin ve öğrencilerin
olduğu kocaman bir okul gibi aynı zamanda. Savaşın içinde şehitlerimizin yarattıkları
direnişlerin bir simgesi gibi görüyorum.”
***
3 Ağustos 2000
PARTİME MERHABA,
Sizlere, önümüzdeki süreç için
duygu ve düşüncelerimi daha önce de yazmıştım. O günden bugüne düşüncelerimde
ve duygularımda öz olarak değişen bir şey olmamıştır. Tam tersine Ölüm Orucu
direnişimizin birinci ekibinde yer alacaklar arasında olmanın heyecanını ve coşkusunu
gün geçtikçe daha fazla hissediyorum.
Bugüne kadar birçok dönemeçten
geçtik, birçok dönemi alnımızın akıyla geçmeyi başardık. Bugün bu tarihin bir
parçası olduğumu daha yakından hissediyorum. Yine önümüzde bizleri bekleyen
zorlu ve onurlu bir görev var. Ve bu görevi de başaracağımıza inancım tamdır.
Şunu sizlere söylemek isterim ki,
burada yaşadığım süreçten dolayı acaba böylesi eylemlerde yer alabilir miyim
kaygısını uzun zamandır hiç hissetmedim. Hala da değişiklik olur mu olmaz mı
diye bir kaygı taşımıyorum. İçinde her şey sanki netleşmiş, güven ve huzur
içinde... Bunlar elbette ki duygularım. O yüzden ne hissediyorsam, nasıl
hissediyorsam öyle yazmak istiyorum.
Bizler bu kavgaya başladığımızda
halkımıza onurlu bir gelecek kurmak için başladık. Başladıktan sonra savaşmak
için, savaşı sonuna kadar götürebilmek için nedenlerimiz arttı. Yoldaşlarımızı
teker teker şehit vermemiz, kayıplarımız, gazilerimiz, faşizmin artarak süren
halka saldırıları, teslim alma politikaları, giderek büyüyen açlık ve
yoksulluk, emperyalizmin sömürüsünü artırması ve dayattığı onursuzluk, ve daha
birçok sebep birbirine eklenerek faşizme olan öfkemizi içimize sığmaz hale
getirdi. Başarmak için, direnmek için çok nedenimiz var.
Halkımı, yoldaşlarımı seviyorum.
Partimle Ölüm Orucunda daha da bütünleşecek ve eğer şehit düşersem bir daha
kopmaz bağlarla bağlanacağıma inanıyorum. Şehitlerimize olan sözümüzü tutmak,
onlara layık olmak her Parti-Cephelinin başta gelen düşüdür. Benim de düşüm
bu... Devrimi görsek de görmesek de içimizde taşımadığımız bir devrimin anlamının
olmadığını tüm yaşadığım süreçlerde çok daha iyi anladım. İdil gibi olmayı da
böyle anlıyorum.
Son olarak sizlere, halkımıza,
Filistin’den Etiyopya’ya acı çeken tüm dünya halklarına olan zafer borcumuzu
ödeyeceğimize olan inançla, sizleri coşkuyla kucaklıyor, içimde ne kadar sevgi
ve saygı varsa hepsini size yolluyorum. Hoşçakalın...
ÖLECEĞİZ TESLİM OLMAYACAĞIZ
YA ZAFER YA ÖLÜM YAŞASIN ÖLÜM
ORUCU DİRENİŞİMİZ
YAŞASIN ÖNDERİMİZ
DURSUN KARATAŞ
YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ
PARTİSİ-CEPHESİ
Seyhan
Doğan
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Seyhan Doğan’ı Anlatıyor: